Sayın Cumhurbaşkanımız da sonuçta bir beşerdir, hata yapar, kusur işler.
Burada bizim için önemli olan kasıt, bile bile yapılan kusurlar olmamasıdır. Bunun yanında kasıt olmayan hatalarda da ısrar edilmesi, kasıtlı yerine geçer.
Allah razı olsun, kendisinin ülke ve tüm insanlık için yaptıkları, yapmaya devam ettikleri ortadadır ve bizim teveccühümüzü, taktirimizi, desteğimizi kazanmıştır.
Tüm bu başarılarının yanında yapılan bariz hatalar, söylemler, davranışlar, bu güzelliklerin üzerine kara bir sis bulutu gibi çöküyor, yapılan tüm iyilikler beyinlerde, boyalı fırça darbeleri ile çirkinleştiriliyor.
Bazen bizlerde de akıl tutulması oluyor; olamaz, nasıl, niçin şeklinde, şaşkınlık sorularını tekrar tekrar kendimize soruyoruz.
İnanamadığımız için de, vardır bilmediğimiz, hikmetini anlamadığımız bir durum diye, teselli arıyoruz. Öyle ya, Dünya Lideri birinin bu hatalara düşmesi düşünülemezdi.
Her şeye karşı çıkan, karalayan, bahane bulan, keskin, azılı bir muhalefetin olduğu bir yerde; bu kozlar neden verilir! Anlamak gerçekten çok zor.
Zaten pusudalar, hazır kıta malzeme bekleyip duruyorlar, bulunca da en acımasız bir şekilde köpürtüp, acite ederek halkı aleyhte zehirliyorlar.
Diktatör, tek adam, eş-dost hamisi olarak nitelendirilen, ekonomiyi batırmakla suçlanan bir Liderin , çok daha hassas, ölçülü, sündürülemeyen sözler sarfetmesi gerekir.
Hayretle izlediğimiz bir kaç örnek vermek gerekirse:
Pandemi kısıtlamaları var; mesafelere dikkat çekiliyor, kalabalık olabilecek iş yerleri, eğlence yerleri, okullar, toplu taşıtlar yasaklara ve kısıtlamalara tabi tutulurken, mesafe hiçe sayılarak, Ak Parti kongrelerinin, milletin gözü önünde yapılmış olması anlaşılır gibidir değil. Hele Sayın Erdoğan'ın sessiz kalması, hatta bu kalabalıkla övunmesi akla ziyan. Olmaz, olamaz diyorsunuz.
Kanal İstanbul, yılların bir çalışması ve projesidir. Her alanda yerli ve yabancı uzman kurullarla etütleri, fizibiliteleri, iklim, ekoloji, şehirleşme, stratejik konumu vb. çalışmaları en ince noktasına kadar bitirilmiş ve raporlanmış, nihai aşamaya getirilmiştir.
Sorun ne? İşte asıl sorun burada, söylem ve ifade biçiminden kaynaklanıyor.
Dünya ölçeğinde çok ağır sorunlarla göğüs göğüse mücadele eden bir Başkan, İç muhalefetin amansız, acımasız, baskıcı, konsolide baskısı ve oyunu sonucunda hatalar yapabilmektedir. Bu hatalar, muhalefet için birer can simidi oluyor.
Başta dediğimiz gibi, her insan et, sinir ve ruhtan oluşmuştur, hata yapar, kusur işler. Önemli olan tekrar etmemek ve ısrarcı olmamaktır.
Bunca yakınında olanların, danışmanların, yetkililerin bu konuda uyarı ve ikazlar yapmış olmaları gerekirdi. Hatırlatmalarda bulunmuyorlarsa, büyük vebal altındadırlar.
Bunca hizmeti, yanlış birkaç söze ve davranışa heba etmeyelim, tırnak kaşıyanların ekmeğine yağ sürmeyelim.
Korkarım ki bu halk, geçmişi unutmuş olur, iktidarı vermez!
Biraz daha suhulet, mantık, yumuşak davranış, ince siyaset...
"İnadına" kelimesinden; yılandan kaçar gibi kaçmak gerek.
FACEBOOK YORUMLAR